ÖMÜR UZAR MI? [1]
“Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?” (Yasin, 36/68).
Allah Teâlâ, yarattığı her canlı hakkında belirli bir yaşama süresi takdir etmiştir. Kur’an, “Her topluluğun belli bir eceli vardır. Onların eceli geldiğinde ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler” âyetiyle bu hükme işaret etmektedir. “Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez...” âyeti de aynı mahiyettedir.
“Sadakanın veya akrabayı ziyaretin ömrü uzatacağını” ya da “akrabayı ziyaretin, ölümü geciktireceğini” belirten bazı hadislerle, “kendisine ömür verilen bir kimsenin ömrünün uzatılması ve eksiltilmesinin söz konusu olmayacağı, bunun Levh-iMahfuz’da yazılı olduğundan” söz eden âyet-i kerime, canlılar için ölüm vaktinin Allah katında belirlenmiş olması gerçeğiyle ilk bakışta örtüşmüyor gibi görünmektedir.
İslâm alimlerimiz, ömrün uzamasından söz eden nassları çeşitli şekillerde yorumlamaktadırlar. Buna göre, yapılan bazı iyiliklerin ömrü uzatması, kullara göre değil, Allah’ın ezelî ilmine göredir. Allah, kullarının hayatta hangi güzel amelleri işleyeceklerini bildiği için, buna göre ecellerini belirlemiştir. Kur’an’ın ifade ettiği ecel de bu sonuç itibarıyladır. O halde Allah katında önceden belirlenen bu vakit, kullara göre ömrün uzaması değildir.
Söz konusu nasslarla ilgili getirilen diğer bir yorum da şöyledir: Ömrün uzamasından maksat, rızkın bolluğu ve beden sağlığını da kapsayacak şekilde ömrün bereketli olmasıdır. Bu suretle kişi, gerçek hayatından daha uzun ömürle yaşamış gibi hayırlı işleri başarmaya muvaffak olacaktır.
Cenâb-ı Hakk hepimize yolunda harcanan sağlıklı ömür bahşetsin, iman ile göçen geçmişlerimize rahmet eylesin.
17.12.2017
Dr. Ahmet GELİŞGEN
[1] 2006 yılında DİB tarafından istenen takvim yazımız esas alınmıştır.
Bu haber 1597 defa okunmuştur.