İran'lı Şii bir yönetmen Mecid Mecîdî tarafından İran'da hazırlanan "Muhammed" adlı film, Türkiye'de gösterime sunmak üzere Diyanet'in onayına sunuldu. Başkanlık Makamı, alel-acele rapor almak üzere usule uymayan bir tarzda, (alınan duyuma göre) Kurul’a resmi yazışma ile intikal gerçekleştirilmeden Din İşleri Yüksek Kurulu'na filmi izletmiş.
Uzmanların belirttiğine göre film, açıktan Şia reklamı yapmakta ve baskın bir Şia kültürü işlemektedir. Her şeyden önce film İran'da hazırlanmış, yönetmeni de Şii ve İran'lıdır.
Hz. Ebubekir, Ömer, Osman ve Aişe (r.a.) gibi güzide sahabilere filmde hiç yer verilmemiştir. Çok az miktarda Hz. Hamza figürü varsa da bu şekliyle Hz. Hamza da eksik tanıtılmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in filmde gösterilmesi de dinen ciddi bir sakatlıktır. Gerçekte Müslüman olmayan Ebu Talib'in, filmde Müslüman olarak gösterilmesi, Şia'nın Ehli Beyt inancını güçlendirme amacına matuf olsa gerektir. Ebu Leheb'in karısının, cariyeleri olan ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e çocukluğunda süt emziren Süveybe'nin, Peygamber Efendimiz’i emzirmeden men ettiği bilgisi de muteber kaynaklarımızla örtüşmemektedir.
Aynı şekilde, Şia-Ehli Sünnet kavgasının temelini güçlendirmek maksadıyla, daha Hz. Peygamber (s.a.v.)'in çocukluğu döneminde, Haşim oğulları ile Emevi soyu arasında bir kavganın olduğu tezinin ileri sürülmesi tarihi gerçeğe aykırıdır. Dolayısıyla filmin içeriğinde, hadislerde veya muteber İslam tarihi kaynaklarında doğrulanmayan pek çok uyduruk bilgiye yer verilmiştir. Filmde, "sırlar dünyası" gibi, özü dinde olmayan çarpıcı bir gizemliliğin bulunması da ayrıca bir handikaptır.
Bütün bu özellikler, filmdeki Şia propagandasının izleridir.
Bunlardan başka filmde, Yahudiler, Hristiyanlar ve papaz Bahira, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e sahip çıkıyor, gösterilerek "Dinler Arası Diyalog" temasına da yer verilmiştir.
قل يا اهل الكتاب تعالوا الى كلمة سواء بيننا وبينكم
"=Ey Ehli Kitap, sizinle bizim aramızdaki ortak kelimeye geliniz ki o ...."
Ayeti kerimesi, buna delil olarak gösterilmektedir. Bu ayeti "Dinler Arası Diyalog"a delil göstermek itikadi tehlikeye sokacak kadar tehlikelidir. Zira ayet-i kerime, Allah ve Rasülü’ne imanda bir araya gelmeyi emretmektedir.
Eski "Çağrı" filminin yerine oturtulmak istenen bu filmin, uluslararası bir iradeden kaynaklandığı düşünülmektedir.
&&&
Duyumlara göre film, DİYK'na resmi yazışma ile teslim edilmeksizin şifahi olarak sunulmuş. Makam, filme ait sorumluluğu Kurul'a havale etmek için usulen filmi Kurul’a sunmuş. Mevzuata göre, Başkanlık Makamının ve Dini Yayınlar Genel Müdürlüğünün doğrudan yayım kararı verme yetkisi bulunmaktadır. Aynı mevzuata göre, gerek görüldüğü takdirde yayınlanacak eserler DİYK'na sunulur.
Aynı bağlamda alınan duyuma göre, filmin Din İşleri Yüksek Kurulu'nda izlenmesi akabinde Kurul Başkanı Ekrem Keleş, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in temsilen gösterimi dışında, filmde olumsuz bir durum olmadığını belirterek, basit düzeltmeyle de olsa bir şekilde onaylanması gerektiğine ima etmiş. Başkan'ın bu tavrı, Makam adına Kurul üyelerine bir işaret fişeği olmuştur. Çünkü filmin, Kurul tarafından onaylanması imasıyla direkt Başkanlık Makamından geldiği belirtilmektedir.
Kurul’daki görüşmede, birkaç Kurul Üye ve Uzmanı dışında çoğunluğu oluşturanlar, filmin özellikle avama faydalı olduğu ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in temsilen gösterimi dışında bir sakıncasının olmadığını, hatta Hristiyanlar nezdinde alaka ve heyecan uyandırabilecek figürlere sahip olduğu vurgulamışlar, neticede yeni bir müzakere ile sakıncalı yerinin düzeltilerek yayınlanabileceğini belirtmişlerdir. Halbuki film yetkililerinin, filmin noktasına bile dokunulmasının mümkün olmadığını vurguladıkları belirtilmektedir.
Filmle ilgili verilecek kararın, Makam tarafından “oldu bitti”ye getirilmek istendiği ve geniş bir vakitte yeterince inceleme imkanının verilmediği de gelen bilgiler arasındadır. Rastgele bir zamanda bir kez topluca izlenen uzun bir film hakkında her şeyi anında sezmenin güçlüğü ortadadır.
&&&
Aşağıda linkini verdiğimiz medya haberinde bu filmin, Diyanet'ten resmi onay aldığı ve gösterime sunulduğu belirtilmektedir. Haberin içeriği, yukarıda anlatılanları da doğrular niteliktedir. 16 Ekim'de yayınlanan bu haber şayet yanlışsa, bugüne kadar Diyanet’in, mutlaka bir tekzip yayınlaması gerekirdi. Aradan 11 gün geçmesine rağmen gözden kaçmadıysa medyada böyle bir tekzibe rastlanmamıştır.
Öte yandan, özel sektörde hazırlanan bir filmin gösterime sunulması için Diyanet’ten onay alması da gerekmemektedir. Üstelik yabancı bir ülkenin hazırladığı filmin. Filmin oynaması için belki Kültür Bakanlığı izni gereklidir. Kanaatimizce, Diyanet’ten onay alarak filmin piyasaya sürülmesiyle, içerik olarak filme, kamuoyunda güven kazandırılmış olacaktır…
Filmde hiçbir sakıncanın bulunmadığını varsaysak bile, itikadımıza uygun kendi kültürümüz ve ülkemiz aydını dururken, İran ve Şii menşeli bir filmin, en yüksek resmi dini kurumdan aldığı onayın da etkisiyle kamuoyu nezdinde kabul görmesi, aynı kamuoyu nezdinde, birçok itikadi sakıncanın yan ısıra, bundan sonra İran ve Şii kültüründen gelecek olumlu olumsuz her şeyin peşinen kabulü anlayış ve alışkanlığına da yol açacaktır. Kaldı ki filmde, itikadımızca kabul edilemeyecek şekilde bir Şii kültürün baskın olduğunu yukarıda belirtmiştik.
(Bkz.http://www.haberturk.com/gundem/haber/1310838-diyanet-onayiyla-muhammed-filmi-vizyonagiriyor).
27 Ekim 2016
Dr. Ahmet Gelişgen
Bu haber 2096 defa okunmuştur.