(Yeni DİYK üyesi)
https://youtu.be/pnP4X3jUT5Q
(Hadis’i değersiz kılan açıklamalar yanı sıra, Gençlere mezhepsizliği aşılayan bir yaklaşım)
Genel olarak Mezhep ve sahih hadisler konusu anlatılıyor.
1-“Hadis din sunmaz, uygulama sunar pratik sunar.” (Vido, Baş taraflar)
(Bu ne demek? Garip iddialarından biri. Duyulmadık şeyler. Sakat bir görüş. Hadis nasıl olur da din sunmaz ki? Bu Fazlurrahman’ın “yaşayan sünnet’ saçmalığına işaret ediyor. “Sünnet toplumun yaşadığıdır” görüşü. Görmez de aynı görüşte.
2-“İtikadi Meseleler ise, Kuran’da temellendirilmiş ve tafsilatlandırılmıştır.” (Vido, Baş taraflar)
Bu iki maddeyi değerlendirelim:
Bu sözler, hadisler itkadi konularda delil olmaz, demektir. Halbuki mütevatir hadis itikatta delildir.
Hadis sahihse mezhebim odur, görüşü avam için olamaz. Hatta alim geçinen de hadisin sahih olduğunu bilemez çoğu kere. Özellikle muhaddislerin değerlendirmesini kabul etmeyen zavallılar.
Hadis bazen sıhhat şartlarının hepsini taşır ama, şaz olduğu için amel edilmez duruma düşer. Haddi zatında bu hadis sahihtir ama, kendinden daha sika olan ravinin rivayetine aykırıdır. Sika olmada (güvenirlikte) eşit de olsa, birden çok ravinin rivayetine aykırı olunca o hadisle amel edilmez.
Ayrıca, hadisle amel ederim diyen kişi, o konudaki tüm hadislere ve bunların değerlendirmesine vakıf mıdır?)
3- “Hadisle amel etmek mezhepsizlikse, o zaman müçtehitler dediğiniz kimseler de iyi birer mezhepsizdir.” (3:50 dk )
(Altı çizili ifade ile mezhep imamlarına hakaret. Ve onları kabul etmediğinin alameti bir söz)
4- “Çünkü hadis, kırık dökük paretlerden? insanların, kah bir parçasını, kah başka bir parçasını bize anlatmaya çalıştıkları resmin bütününe göz gezdirmeyi gerektirir...(özet ifade) ” (4.53 dk)
“Hadis Kur’an’dan farklı. Allah ne dediğini biliyor. Sözü taş gibi ortada. Demir gibi yani. Ama hadis öyle değil ki. İnsanların hafızalarından süzülen. Bir olayla ilgili. Biz bir olayla ilgili bir görgü tanığına mı başvuruyoruz, hayır! Sadece adamın hafızasının yanıldığını bırakın, bir de kasten yalan söyleyenleri hesaba katarsanız..”. (5.5 dk suları).
(Halis beyin bu yaklaşımları muhaddislerin çalışmalarına, sika kabul edilen ravilere ve sahih rivayetlere gölge düşürüyor, makbul hadisler hakkında şüphe ortaya atıyor. Başta Allah Teala ile ilgili sözleri de çok talihsiz. Mütevatir hadisler de taş gibi değil mi? )
5-Halis bey, yarıdan sonra gençlere mezhepsizliği aşılıyor.
6- Vidoda sona doğru, halk için çocuklar için geçiş döneminde çevrenin mezhebine uymak, zorunluluktan dolayı caiz, en kısa sürede herkes araştırıp dini öğrenecekmiş.
Sonra caiz olmayan, geçiş döneminde niye caiz? Yanlış başta da yanlış değil mi?
7- Vidoda son taraflar: havas avam ayırımına karşıymış, bu kökelelik gibiymiş. herkes, havas seviyesinde tek tip olacakmış, herkes dini araştırarak öğrenecekmiş.
“Avamı siyasiler oluşturdu. Ne derlerse kabul etsinler diye. Alttakileri sürü gibi gütmeye çalışan onların aklını bloke etmeye çalışanlar, ne dersem o doğruya getirtenler oluşturdu, avam’ı. Asıl köleliği bunlar icat etti. Yoksa, ademin bütün çocukları kuranın önünde eşittir. ...“
“İnsanları katogorilendirdiler. Biz kuranı sünneti okuyan inceleyen, siz ise bunları bizden alan kümseler olacaksınız, diye, avam havas derecelendirmesi yaptılar. Ben derecelendirmeye karşıyım.”
“İnsanlar tek tek kendisi hesap verecek. Gümrükte pasaport kontrolünden sonra otobüsle geçer gibi geçmeyecekler.”
(Yani dinde kendi fikrinizi/ mezhebinizi kendiniz oluşturun, demiş oluyor. Ayrıca, Hesapsız cennete giren bir topluluk olmayacak mı Halis bey?)
——-
TOPLU DEĞERLENDİRME
Çok kötü bir yönlendirme!..
Bugün ilahiyatçı bizler bile hazır mezhebe bakarak dinimizi tam öğrenemiyoruz. Herkes dinde nasıl havas ve mütehassıs olacak ki?
Halis bey ya Mars’ta yaşıyor ya da toplumu/ gençliği, dininizi kendiniz araştırıp öğrenin diye sapıklığa sürüklemek istiyor.
Öyleyse, kendisi de hiç doktora eczaneye hastaneye gitmiyordur, yakınlarını da götürmüyordur. Kendi doktorluğunu kendisi yapıyordur, bu söylediklerine göre.
Arabasının tamirini de kendisi yapıyor olmalı, sırtındaki takım elbiseyi de kendisi dikiyor olmalı!..
Halbuki, toplum hayatı meslekler arasında dayanışma üzerine kuruludur. Hiç bir kimse her mesleğin uzmanı olamaz.
Halis beyin, tüm vidolarında Kur’an’ı tamamen kafasına göre yorumladığını, kuranı tefsir ederken hadise, sahabe sözüne, tabiun ve tebeüttabiın’ın ya da makbul ulemanın kuranı nasıl anladığına hiç bakmadığını, yani bunlara ihtiyaç duymadığına dikkat ediniz!
Üstelik kendisi, hadis prof’u olmasına rağmen!
Ve kendisi elektirik mühendisi olduktan sonra, hadisten master’la ilahiyatçılığa/ dini tahsile ilk adımını atıyor. İHL ve ilahiyat dahi okumadan çok kısa bir sürece allame-i cihan olup, tüm İslami ilimlerde yüksek düzeylere ulaşmış olmalı! Özgeçmişine bakılırsa, medrese geçmişi de yok.
Çocukluğundaki Suudi Arabistan geçmişi hariç tabii ki. Hafızlığı da orda yapmış olmalı.
Allah hepimize iyi haller versin! Amin!
---------
(https://youtu.be/ySL80dSXNEQ )
(Bu videoda da halis bey; Sünnet müstakil hüküm koymaz. benim gibi kul olan bir kimseye, başka bir kul (peygamber), bana hüküm koyamaz. ben, peygamber’in bana dinde hüküm koyacağını kabullenemem... peygamberin koyduğu hüküm, akletme yoluyla koyduğu hükümdür; bunu masa başında biz de yaparız…” diyor.
Bu haber 5443 defa okunmuştur.
