İran ve İsrail son dönemdeki Anti-Türkiye propogandalarıyla dikkat çekiyor. Sözde Düşman ülkeler, Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerine işaret ederken İran Arap Bölgesine, İsrail ise Batı ülkelerine Türkiye karşıtı propogandalarda bulunuyor.
Son dönemde İsrail ve İran basınında neredeyse aynı cümlelerle Türkiye karşıtı yazılar çıkıyor.
Son birkaç aydır dikkat çeken bir gelişme yaşanıyor Ortadoğu basınında. Türkiye konusunda çıkan haber ve yorumların mahiyetinde göze çarpan bir unsur var. Özellikle belli kaynakların neredeyse propaganda seviyesine ulaşan anti- Türkiye yayınları, Suriye meselesi ile ilintili görülse de, aslında Türkiye’nin orta ve uzun vadede bölgede oynayacağı role darbe vurmayı hedefliyor.
Burada ilginç olan şey anti-Türkiye ittifakında birleşen düşmanlar: İran ve İsrail.
TÜRKİYE’NİN BÖLGEDE SÖZ SAHİBİ OLMASI TEHLİKELİ
İsrail basını Batı kamuoyuna sesleniyor: “Türkiye, Amerika ile tehlikeli bir düzeyde samimi. İdeolojik olarak İslamcı. Demokrat görüntüsü altında kendi halkına eziyet eden bir ülke. Türkiye’nin bölgede söz sahibi olması hepimiz için tehlikeli…”
İran ve uzantısı yayın organları ise Ortadoğu’ya sesleniyor: “Türkiye, Amerika ile tehlikeli bir düzeyde samimi. İdeolojik olarak Sünni. Demokrat görüntüsü altında kendi halkına eziyet eden bir ülke. Türkiye’nin bölgede söz sahibi olması hepimiz için tehlikeli…”
İSRAİL VE İRAN GAZETELERİ PİŞTİ OLMAZ DİYORSANIZ YANILIYORSUNUZ
İran’ın meşhur Kayhan gazetesi zinhar İsrail’in en çok satan gazetelerinden Jerusalem Post’la pişti olamaz diyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu iki yarı-resmî basın organının Türkiye konusundaki ağızbirliği, tüm ezberleri bozacak cinsten.
Kâh “Türkiye aslında Amerika düşmanı” başlıklı makalelerde, kâh “Türkiye Arap baharı ve halkları düşmanı” diye başlayan yorumlarda Türkiye’nin bölge için ne büyük bir “tehdit” olduğu konusunda bilgilendiriliyoruz.Türkiye’nin Suriye politikasının “Sünni köktendinciliği desteklemek” üzerinden kurulduğunu bu analizler sayesinde öğreniyoruz. İran ve İsrail menşeli bu yorumların benzerliği karşısında insanın durun siz kardeşsiniz diyesi geliyor…
TÜRKİYE’NİN SON 10 YILDA YAŞADIĞI SESSİZ DEVRİM
Türkiye’nin Ortadoğu’da oynadığı ve oynayacağı rol sadece Türkiye için değil, belki de daha önemlisi bölge liberalleri için çok önemli. Türkiye son on yılda yaşadığı sessiz devrim ile her ülkenin kendi demokratikleşme modelini yaratabileceğini, demokrasinin bölge halkları için bir “lüks” olmadığını ve tabandan gelen irade ile bu değişimin gerçekleşebileceğini kanıtladı. Bölge halkları için üstten inmeci, despot modernistler ile özdeşleşen sekülerizm kavramına yeni bir anlam verdi. Amerikan muhipliği iması ile kirlenmiş demokrasi kelimesinin tozunu aldı.
TÜRKİYE BÖLGE HALKLARINDAN YANA BİR TAVIR ALDI
Türkiye, meclisten geçmeyen 1 Mart tezkeresi ile halkına karşı sorumlu bir yönetimin yapabileceklerini ve yapamayacaklarını gösterdi. Ortadoğu’da başlayan Arap devrimlerini başından beri en iyi analiz eden ülkelerden biri oldu. Kısa dönem çıkarı bölgedeki statükoyu korumak üzerine kurulu olsa da -uzun sürmeyen bir Libya yalpalaması dışında- statükodan değil, bölge halklarından yana bir tavır aldı.
TÜRKİYE-SUUDİ ARABİSTAN VE KATAR
Doğa boşluk kaldırmaz. Ortadoğu’da öyle ya da böyle bir Sünni aktör rol oynayacak. Şu an bu aktör, Mısır’da yaşanan belirsizlik hesaba katılırsa, ya Körfez hattından Suudi Arabistan -veya belki Katar ya da Türkiye olacak. Bölgede bu rolün tüm eksik ve gediklerine rağmen bir demokrasi olan Türkiye tarafından mı, yoksa bölgeye paranın sağladığı geçici saadet dışında pek de bir şey sunamayacak olan Körfez tarafından mı oynanmasını tercih edersiniz?
Görünen o ki, İsrail ve İran bu rolün Türkiye tarafından oynanmasını tercih etmiyor. Mevcut yönetimleri açık ve demokratik Ortadoğu idealinin düşmanı olan bu iki rejim için Türkiye bir nevi dostluk köprüsü oluyor. Elbette İran ve İsrail’in planlı bir ortak harekâtından bahsetmiyoruz. Lakin söylemdeki bu çarpıcı benzerlik, Türkiye’nin oynayabileceği “oyun bozucu” rolün yarattığı rahatsızlığı gösteriyor.
Ceren Kenar
ALINTI
Bu haber 16789 defa okunmuştur.