Değerli kardeşlerimiz, biz kimsenin sakalı, gurubu veya derneğine bakmıyoruz. Düşüncelerine bakıyoruz. Şayet bir kimse hoca vasfıyla ortaya çıkıp insanları arkasından sürüklemeye çalışıyorsa, bizler bu adamın Müslümanları nereye sürüklediğini görmek durumundayız. Bir kimsenin bu yanlışını ortaya çıkarmak bize para, maddiyat, gelir kazandırmıyor. Belki bir kardeşimizin bu yanlış fikre uymamasını sağlayarak ecir elde ederiz diye gayret ediyoruz.
İBN-İ TEYMİYYE VE NURETTİN YILDIZ
Nurettin Yıldız İbn-i Teymiyye’yi müctehid olarak gören, ismini anarken gözlerinin içi parlayan bir zat. Bunu videolarında daha önce sizlere göstermiştik. İbn-i Teymiyye ise İslam akidesine ilk olarak bid’at sokan insanlardan bir tanesi. En önemli hezeyanlarından bir tanesi de müteşabih olan Taha suresi 5. ayetine bakarak Allah’ın arş üzerine oturmasını iddia etmesidir. Ayeti kerimede “Sana Kitap’ı indiren O’dur. Onda Kitap’ın temeli olan kesin anlamlı ayetler vardır, diğerleri de çeşitli anlamlıdırlar. Kalblerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine göre yorumlamak için onların çeşitli anlamlı olanlarına uyarlar. Oysa onların yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: ‘Ona inandık, hepsi Rabbimiz’in katındandır’ derler. Bunu ancak akıl sahipleri düşünür;” (Al-i İmran 7) buyuran Rabbimiz bu gibi ayetlere yorumsuz tevilsiz imanı emretmekte, bunları kendi heva ve heveslerine göre yorumlayanları da fitne çıkarmak için yaptıklarını beyan etmektedir.
İbn-i Teymiyye’de ayet-i kerimede işaret edilen sapıklığı yapmıştır. Bu sebeple Resulüllah ve Eshabının yolundan ayrılmış ve bid’at ehli olarak tarihe geçmiştir.
NURETTİN YILDIZ’IN VERDİĞİ CEVAP
Nurettin Yıldız’a da İbn-i Teymiyye’nin ayağını kaydıran soruyu soruyorlar. Verdiği cevaba bir bakın hele:
HALLEDEMEMİŞLER!
Birincisi bu, alime yakışan bir cevap değil. Ne demek yani halledememişler! İslam’da hangi itikadi mevzu var ki Ehli Sünnet alimleri onun cevabını vermiş olmasın? Yok. Ama Nurettin Yıldız’a göre daha halledilememiş bir mevzuymuş bu. Yani karanlık nokta. Nasıl inanacağımızı bilemiyoruz bu konuda…
İkincisi ise bu cevap Peygamberin ve Eshabın yolundan ilerleyen bir alime yakışmayacak bir cevaptır.
Allah’ın mekandan münezzeh olduğunu, O’na yer, mekan isnat etmenin yanlış olduğunu söylemek bu kadar zor mu?
Yoksa Hocaefendi’de İbn-i Teymiyye’den “ilim(!)” kırıntıları mı mevcut?
İşte değerli kardeşlerimiz bu sebeple her zaman takip ettiğiniz hoca kim olursa olsun biraz dikkatli olunmasında fayda var diyoruz…
www.ihvanlar.net
İmam Ebü Hanîfe bu konuda şöyle der: “Allah Teala, kendisi için ihtiyaç ve (Arş’ın üzerine) istikrar (yerleşme) söz konusu olmaksızın Arş’ı istiva etmiştir. O, Arş’ı da, Arş’tan başkasını (diğer yarattıklarını) da korumaktadır. Eğer (Allah Teala Arş’a ve bir yerde yerleşmeye) muhtaç olsaydı, tıpkı mahluklar gibi alemi yoktan var etmeye ve idareye muktedir olmazdı. (Bir mekânda) oturmaya ve karar kılmaya muhtaç olsaydı, Arş’ın yaratılmasından önce Allah Teala nerede idi? Yüce Allah bundan (bir yere yerleşmek ve orayı mekân tutmaktan) münezzehtir” (Bkz. el-Vasıyye, 73. Bazı matbu nüshalarda bu ifadede önemli bir hata mevcuttur. Bkz. Çağdaş Dünyada İslâmî Duruş, 168 vd.
Bu haber 23063 defa okunmuştur.