Ahmed Hulusi hakkında bir açıklama ve reddiye mahiyetinde bir yazı yayınlamıştık. Daha çok malumat isteyen kardeşlerimiz oldu. Onlar için de “Kuran-ı Kerim Çözümü” adlı kitabından sadece birkaç örnek vererek sizlerin değerlendirmesine bırakacağız..
Aklınca Kuran’ı çözümlemeye kalkan Ahmed Hulusi’nin ayetlere verdiği manayı ne Arapça lugatında, ne de tefsirlerde bulamazsınız. Çünkü böyle bir meal şekli yok. Aslında bu kişi ile uğraşmanın bir lüzumu da yok. Ama dağıtılan şey bedava kitap ya, bizim milletimiz merakla alıyor… Sonrada soruyorlar bu okunur mu diye..
Ahmed Hulusi Kur’an-ı Kerim’in meali ile insafsız bir şekilde oynama cesareti gösteren insanlardan sadece bir tanesidir. Verdiği manaları, yaptığı yorumları hiçbir din âlimi kabul edemez. Çünkü kelimelerin aslı, ayetlerin iniş sebepleri, arap lügatinin gerektirdiği ince meselelerin hiçbirisi bu yorumlarda yoktur. Ayet meallerini kendi kafasına(!) göre şekillendirmeye çalışmaktadır. Sadece yorumlayamadığı ayetleri herhangi bir mealden bakıp yazmış olacak ki öylece bırakmıştır…
Bakın mesela Fatiha suresinde Yahudi ve Hıristiyanlardan bahseden “Bizi gazaba uğrayan Yahudilerin ve sapıtmış olan Hıristiyanların yoluna iletme” ayetine nasıl bir yorum getiriyor Amerikadan:
“Gazabına uğrayanların (alemlerin ve nefsinin hakikatini göremeyip benlikleriyle kayıtlananların) Ve (Hakikatten – Vahidu’l Ehad’üs Samed olan Allah ismiyle işaret anlayışından) saparak şirk koşanların yoluna değil” (Ahmed Hulusi Kur’an-ı Kerim Çözümü s. 31)
Amerika’dan verilen mana bu kadar olur ancak. Kitap böyle saçmalıklarla ve art niyetlerle dolup taşıyor. Mesela bakın DİYALOG masallarındaki anlatılan ninniler Bakara 62. ayette, ayetin mealine getirilen saçma yorumla nasıl tekrarlanmış:
“İman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve sabiler (yıldızlara tanrı olduğuna inanıp onlara tapanlar) arasından; nefslerinin Allah Esması’ndan meydana geldiğine ve gelecekte yaşanacak sürece iman edenler ve bunun gereği kendilerini selamete çıkaran çalışmalara devam edenler, Rablerinin (Esma bileşimlerinin) indinde ecre (bunun getirisi olan kuvvelere) kavuşurlar. Onlar için ne korkulacak bir şey kalır ne de onları üzecek bir olay!” (Ahmed Hulusi a.g.e S.40)
Ne kadar tanıdık ifadeler değil mi? Sanki “dinleri bir merkezde birleştireceğiz” diyenler ile aynı kaynaktan geliyor.
Hulusi’nin bu yorumu yoruma muhtaç değil. Çünkü her şey ortada ve amaç belli…
AYETİN İNİŞ SEBEBİNİ BİLMEDEN “BENZETME” DİYOR
Mesela Enfal suresi 11. ayet-i Kerime’de Allahu Teala şöyle buyuruyor:
“O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafif bir uykuya daldırıyordu; sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) sizden gidermek ve (sabrı sabatı güveni doldurup) kalplerinizde bağlama yapması, ayaklarınızı sabit kılmak için üzerinize gökten bir su (yağmur) indiriyordu.”
Bedir Savaşı öncesi susuzluk yüzünden sıkıntıya düşen, hatta gusül ihtiyacı olup gideremeyen sahabeye Allahu Teala indirdiği yağmur ile yardım eylemiş, gusletmişler ve bu sayede vesveselerden kurtulmuşlar, bu su sayesinde saldırıya geçecekleri toprak sıklaşmış ve daha iyi yerleşmeleri sağlanmıştı. Bütün tefsirler böyle anlatıyor. Bakın Ahmet Hulusi ayeti nasıl yorumluyor ve ardından ne diyor:
“Hani o kendinden bir sükun ve güven hali oluşturuyordu; sizi onunla (nefsani duygulardan) arındırmak, sizden şeytanın pisliğini (korku, evham) gidermek, şuurunuzdaki Hak müşahedesini kuvvetlendirmek ve ayakları(-nızı) (bu ilimle) sabit tutmak için de üzerinize semadan bir su inzal ediyordu. (SU, ilmi marifet; kesinlikle Allah muradı neyse onun yerine geleceğine, yakin haline işaret eder). (Bu ayet bir benzetme yollu anlatımın örneğidir. Zira olay sırasında gökten yağan su – yağmur, ayakları yere bağlamaz veya şeytanın dürtüsünü temizlemez realitesi. Kuran’daki pek çok ayetin hangi bakışla değerlendirilmesi gerektiğine de bir örnektir.) (Ahmed Hulusi a.g.e S. 177)
Bir de diyor ki: “Kuran’daki pek çok ayetin hangi bakışla değerlendirilmesi gerektiğine de bir örnektir”
Halbuki bu konuda sahabelerin beyanları vardır, tefsir kitapları bunları geniş geniş anlatmaktadır. Böyle bir yorum cehaletten öte kasıtlı bir saptırmadan başka bir şey değildir.
Hulusi’nin yorumları ileriki sayfalarda çok daha ilginç bir hal alıyor. Mesela Taha suresi 5. ayette bakın ne diyor:
“Rahman Arşa istiva etti” (El Esma’sıyla alemleri yaratıp hükümran oldu. Kuantum potansiyelde ilmini seyretti ilmiyle) (Ahmed Hulusi a.g.e. S.302)
Kitap baştan sona böyle saçmalıklarla doludur değerli kardeşlerimiz, saymakla, sıralamakla bitmez. Kur’an-ı Kerimi birileri matematik kitabına, birisi şifre kitabına çevirmeye çalışırken diğeri de “çözümünü yaptım” diyerek ortaya çıkıyor ve ilimle ölçülemeyecek, akıldan uzak yorumlar yapıyor.
Bu nedenle Ahmed Hulusi’nin kitaplarından uzak durmanızı tavsiye ediyoruz… Bedava zehir dağıtılsa almayacağınıza göre bedava dağıtılıyor diye bu kitaplara üşüşmeyin.
ARKA KAPAK’TAN BİR ALINTI
Hulusi’nini “Kur’an Çözümü” kitabının arka kapağındaki bilgilendirme yazısı ise komedi tarzında. Adam nereyle irtibata geçmiş bilinmez, emir almış ve bu işe koyulmuş. Bakın ne diyor:
“Yenilen” hükmü geldi.
Kur’an-ı Kerime farklı bir pencereden yepyeni bir anlayışla bakma ve değerlendirme süreci başladı. Kur’an-ı Kerim’de sürekli dikkat çekilen “aralarınızın babalarınızın izi üzerindeyseniz ya onlar yanlış izdeler ise” uyarısı bu mucize BİLGİ kitabını en baştan el almamı zorunlu kıldı!…. (Ahmed Hulusi A.g.e Arka kapak)
Adama “yenilen” hükmü gelmiş ve süreç başlamış.. “Çözüm süreci” smile ifade simgesiSonra adam başlamış çözmeye, sanki problem çözüyor.
Daha “nasara” fiilinin çekimini yapamayacak adamlar kalkıp kendilerince Kur’an-ı Kerim’i yorumlamaya çalışıyorlar. Bunu da ayetin orijinal metni Arapçaya bakarak değil, önlerine aldıkları bir mealden yapıyorlar.
Şunun altını çok rahat bir şekilde çizebiliriz: Aklı başında hiçbir Müslüman, Kur’an-ı Kerime ayetin iniş sebebini, ayet hakkındaki hadisleri, sahabenin beyanlarını, lügat kaidelerini göz ardı ederek meal veremez, tefsir edemez. Aklı başında hiçbir Müslüman Kur’an-ı Kerimi önüne alıp da “ilim kaidelerini yok sayarak” kendi düşüncesiyle yorumlayamaz. Eğer böyle bir işe kalkışmış ise o kişiye, yazdığı kitaba itibar edilmez. İtibar edenin cahil olduğu anlaşılır. Çünkü hiçbir ilim ehli bu yazılanları “ilmi bir tutarlılığı” olmadığı için kabul etmez.
Alıntı
Bu haber 24585 defa okunmuştur.