(Burada vermek istediği algı, mezhep imamları Kur'anın methettiği o alimler değildir. Bu adamlar Kur'âna uymadan keyfi kararlar verir ve istedikleri adamın kellesini dakkada alacak kadar kana susamıştırlar(!) Bu sebeple mezheb imamlarını bırakın, bize uyun! Bizim kitaplarımız daha ucuzdur...)
Peygamber muhalifi hadis inkarcılarının her zaman izlediği yöntem, bir hadisin içinden cımbızla birkaç kelimeyi almak ve o kelimeler üstüne bir yorum yaptıktan sonra kaynağını verip 'hadis böyle söylüyor' demek!
(Bu cımbızlama işinde, Işıd'çı Vehhabi Selefilerle atbaşı yarışırlar iddia ediyorum!)
Ondört asırlık dinle, alay edip durdular!
Bize 'gelenek' deyip, yeni din uydurdular!
Peki, bahsi geçen olay aslında nasıl gerçekleşti nakledelim;
İmam Ebu Yusuf, bir gün halifenin yanında iken, bir adam 'Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kabağı severdi' dedi. Bir başkası da, 'ben sevmem' dedi. Bunun uzerine Ebu Yusuf, idam edilenlerin kanının etrafa saçılmamasını önleyen muşambanın ve kılıcının getirilmesini emretti. Adam bu sefer, 'Estağfirullah, ben böyle bir şey hatırlamıyorum' diyerek kelime-i şehadet getirdi. Bundan sonradır ki, İmam Ebu Yusuf onun katlini emretmekten vazgeçti. (Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, Ehl-i Sünnet İtikadı, s. 126-127)
Ebu Yusuf bu sözü, Peygamber Efendimize 'bir hakaret, onun bu tavrını alaya alma ve küçümseme' şeklinde değerlendirmiş ve bundan dolayı da bu sözü söyleyen kişinin küfre girdiğine fetva vermiştir. Ancak konunun böyle olmadığı anlaşılınca, hükümden de vazgeçilmiştir.
Görüldüğü üzere kabağı sevmediğini söyleyen kişi, bundan maksadının, 'yaratılış gereği kabak yemekten hoşlanmadığını, bununla Peygamberimize muhalefet etmek gibi bir niyetinin bulunmadığını' söyleseydi, elbette Ebu Yusuf böyle bir hüküm vermeyecekti...
Allah'ın Peygamberini devre dışı bırakıp, talebelerini ve onların talebeleri olan ulemayı yalanlayarak kendilerini merkeze almak isteyen bu inkarcılar, çok küçük bir dünya menfaatine karşı ahiretlerini sattıklarını nasıl göremiyorlar? (Belki de görüyorlar ama ceplerine yaramıyor...)
"Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, “Onu (Kitabı) mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz” diye sağlam söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü arkalarına atıp, onu az bir karşılığa sattılar. Yaptıkları bu alışveriş ne kadar kötüdür!" (Âl-i İmran 187)
Kerem Önder