Allah'a ve Rasulü'ne İtaat başlıklı güzel bir yazı.
Haşr suresi 7. ayette Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor:
“Peygamber size neyi verirse onu alın; neden sizi nehyederse ondan da sakının. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.”
Allahu Tealâ peygamberine itaati, kendisine olan itaat gibi saymış; Rasulüne olan itaat ile kendisine olan itaati birbirine yakın kılmıştır. Bu emir vücubiyet ifade eden bir hükümdür.
Peygamber’e itaat etmek nedir? O’na nasıl itaat edilir? Elbette O’nun yoluna/sünnetine tabi olmakla, getirmiş olduğu hususları kabul edip boyun eğmekle…
“Peygambere itaat edeceğim; Sünnet-i Seniyye ne emrettiyse, ne ile bizi sorumlu tuttuysa cümlesini kabul ediyorum, amennâ saddaknâ ” demek suretiyle…
Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki ümmetleri o peygambere uymakla yükümlü kılınmış olmasın. Hangi peygamber gönderildiyse, iman edenler muhakkak o peygambere itaat etmekle yükümlü kılınmıştır.
Sehl b. Abdullah Hazretleri’ne “İslâm’ın şeriatı nedir?” diye sorulduğu zaman yukarıda zikrettiğimiz ayetle cevap vermiştir: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi size yasak ettiyse ondan sakının.” (Haşr, 7)
Şu halde İslâm şeriatı demek, Allah Rasülü ne verdiyse onu kabul ettim demek anlamındadır. Kelimeyi başka başka yerlere çekmemek lazım.
Fahr-i Kainat Efendimiz hadis-i şerifte buyurmuş:
“Kim bana itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim bana isyan ederse Allah’a isyan etmiş olur.” (Buharî)
Böyledir. Çünkü Allahu Azimüşşan buyuruyor:
“O kendi nefsinden bir şey konuşmaz.” (Necm, 3)
Kendi nefsine uyarak bir iş yapmaz. İllâ Cenab-ı Allah ne ferman ettiyse onu söyler. Kendi nefsinin arzusuyla -hâşâ- ben de bunu isterim diye emir vermez. O ne emrettiyse Allah’ın emirlerini yerine getirerek yapar.
İki Cihan Serveri s.a.v. Efendimiz hadis-i şerifte bakın ne buyuruyor:
“Ahir zaman olduğunda, kıyamet koptuğunda, o gün ateşle yüzler kıpkırmızı çevrildiğinde insan diyecek: Eyvah! Biz keşke Allah’a itaat etseydik, keşke Peygambereri’ne itaat etseydik.”
Onun için de buyurdular ki:
“Cennete girmekten kaçınan hariç, benim bütün ümmetim cennete girer.”
Ashab-ı Kiram sordular:
“Cennete girmekten kim kaçınır? Ya Rasulallah mümkün müdür ki bir kimse, ben cennete girmek istemiyorum, desin?”
Efendimiz s.a.v. cevap verdiler:
“Kim bana itaat ederse, o cennete girer. Kim bana asi olursa, o da cennete girmekten kaçmış olur. (Buharî)
İşte burası zor. Ben cennete girmek isterim, hepimiz böyle diyoruz, kim demez ki? O zaman Allah’ın Rasulü buyuruyor: “Bana itaat et…” “Etmiyorum” -hâşâ- bunu demeyiz dilimizle, ama hareketlerimizle, işimizle, gücümüzle böyle yaparsak, Allah’ın Rasulüne itaat etmemiş manası çıkıyor. Peygamber’e inanmak farz. “Bana itaat edin, Allah’a itaat etmiş olursunuz” vacip.
“Rasulüm de ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız hemen bana uyun, Allah da sizi sevsin, günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran, 31)
Bunu bir anlasak!.. Allah bütün İslâm alemine anlayış nasip ve müyesser eylesin. İslâmiyette nifak ve şikak yerine kardeşlik nasip eylesin. Dinine hizmetkâr olmak nasip eylesin. Kur’an-ı Hakim’in hikmetli ayetlerine, ibretli hakikatlerine ve ilâhi hükümlere teslim olmayı tüm insanlık alemine nasip eylesin.
Mehmet Ildırar - Semerkand Dergisi
Bu haber 16411 defa okunmuştur.