Bâzı hoca müsveddeleri: “Bu hadis kütüb-ü sittede yok” diye inkâr ederler. Sen onlara: “Hazret-i Mehdî (Aleyhi'r-Rıdvân)ın çıkacağı rivâyeti kütüb-ü sittede var” desen, bu sefer:“'Buhârî, Müslim'de yok” derler.
Sen: “Îsâ (Aleyhisselâm)ın ineceği 'Buhârî, Müslim'de var” desen, bu defâ: “Kur'ân-ı Kerîm'de yok” derler.
Sen: “Yec'cûc, Me'cûc çıkacakmış, bu Kur'ân- Kerîm'de de var” desen, o zaman da: “Bunu akıl kabul edemez, onlar şu anda dünyâda olsalardı mutlaka yerleri tespit edilirdi, o halde böyle bir şey yok” derler.
Demek ki, bu adamların sermâyesi inkâr olduğu için cehennemi boylayıncaya kadar Hiçbir inanç konağında durmazlar.
Oysa Hazret-i Mehdî (Aleyh'i-Rıdvân)ın çıkacağı husûsu “Buhâri, Müslim” dahil birçok sahih kaynakta belirtilmiştir.
Nitekim Îsâ (Aleyhisselam)ın bu ümmetten sâlih bir kimsenin arkasında namaz kılacağı “Sahih-i Müslim” ve “Müsned-i Ahmed” gibi birçok sahih kaynakta yer almıştır ki, bu kimsenin Hazret-i Mehdî (Aleyhi'r-Rıdvân) olduğunda hiçbir şüphe yoktur.
Bu konudaki hadîs-i şerîf ve rivâyetleri cem edecek olsak büyük hacimli kitaplar derleyecek kadar geniş kaynaklara sahibiz. Fakat bu risâlede zikredeceğimiz bunca sahih kaynağa îtibar etmeyenler diğerlerine hiç îtibar etmeyeceği için sözü fazla uzatmaya lüzum görmedik. Ancak inkarcıların sözüne kanmayın diye bu bapta size özllikle “Buhârî ve Müslim”de Hazret-i Mehdî (Aleyhi'r-Rıdvân)dan bahseden bâzı sahih delilleri serdedeceğiz.
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“İmâmınız (size namaz kıldıran önderiniz Mehdî) kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman (o da sizin dîninize uyduğunda) acaba sizler nasıl olursunuz?” [1]
Buhârî şerhi “İrşâdü's-sâri”de zikredildiği üzere Îsâ (Aleyhisselâm)a “Bize imam ol” dendiğinde o, bu ümmete ikrâm olsun için:
“Hayır! Siz birbirinizin emirlerisiniz” [2] buyurarak, imâmeti bu ümmete münâsip görecektir.
Nitekim Ebû Sa'îd el-Hudrî (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen:
“Ardında Meryem oğlu Îsâ'nın namaz kılacağı (Mehdî) biz(im ümmet)dendir” [3] hadîs-i şerîfi de bu görüşün doğruluğuna delâlet etmektedir.
Tabî ki bu, Îsâ (Aleyhisselâm)ın hiç imam olmayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır, zîra Sa'düddîn-i Taftazânî (Rahimehullâh)ın beyânına göre bir namazda Îsâ (Aleyhisselâm) bu ümmete imam olup Hazret-i Mehdî (Aleyhi'r-Rıdvân) da ona uyacaktır. Çünkü o efdal olduğundan imâmeti daha evlâdır. [4]
Burada: “Bir peygamber nasıl olur da peygamber olmayanın peşinde kılabilir?” diye sorulacak olursa, buna cevâben denilir ki:
“Bizim Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) makam bakımından peygamberlerin en yücesi ve derece bakımından en yükseği olduğu hâlde bir kere Abdurrahman ibn-i Avf (Radıyallâhu Anh)ın arkasında, bir seferinde de Ebû Bekr-i Sıddîk (Radıyallâhu Anh)ın ardında namaz kılmıştır.”
Nitekim Ebû Bekr-i sıddîk(Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Efendmiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem):
“Hiç bir peygamber, ümmetinden biri kendisine imam olmadıkça ölmüş değildir” buyurmuştur. [5]
“Fethu'l-Bârî”de zikredildiğine göre, İbnüttîn (Rahimehullâh) buyurmuştur ki: Hadîs-i şerifte geçen “İmâmınız sizdendir” ifâdesi, Şerî'at-ı Muhammediyye'nin kıyâmete kadar devam edeceğini ifâde etmektedir.
Îsâ (Aleyhisselam) kıyâmete yakın bir zamanda ineceği halde bu ümmetten bir kimsenin arkasında namaz kılacaktır ki bu da yeryüzünün Allâh-u Te'âlâ için kaim olan salih kimselerden boş kalmayacağına delâlet etmektedir. [6]
Câbir ibn-i Abdillâh (Radıyallâhu anh): “Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i şöyle buyururken işittim” demiştir:
“Ümmetimden bir cemaat hak üzere zâhir (dâim) olarak kıyâmete kadar cihad etmekte devam edecektir. Sonra Meryem'in oğlu Îsâ(Aleyhisselâm) inecek ve Müslümanların emîri ona “Gel bize namaz kıldır” diyecek. O da 'Hayır, Allâh-u Te'âlâ'nın bu ümmete bir ikrâmı olmak üzere sizler birbirinize emirsiniz' buyuracaktır.” [7]
İşte bu hadîs Hazret-i Mehdî bahsinin “Buhârî-Müslim” dâhil bütün hadis kaynaklarında bulunduğunun delîlidir. Zaten ileride zikredilecek hadislerin çokluğundan konunun mânen mütevâtir olduğu çok iyi anlaşılacaktır.
Mütevâtir hadisleri inkar ise bir insanın Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ağzından duyduğu şeyi inkar etmesi gibidir. Artık varın siz bu inkarın işi nereye götürebileceğini iyi düşünün.
[1] - Buhârî, Enbiyâ:50, no:3265, 3/1272, Müslim, Îman:71, no:155, 1/136, Beyhakî, el-Esmâ ve's-Sıfat, no:3265, 2/166
[2] - Müslim, Îman:71, no:156, 1/137
[3] - Ebû Nua'ym, Kitâbu'l-Mehdî, Kenzü'l-ummâl, no:38673, 14/266, Süyûtî, el-Hâvî, 2/134
[4] - Kastalânî, İrşâdü's-sârî:5/419
[5] - İbn-i Hacer el-Askalânî, el-Metâlibü'l Âliye, no:4010, 4/77, Süyûtî el-Hâvî 2/299
[6] - İbn-i Hacer, Fethu'l-Bâri:6/358
[7] - Müslim, İman:71, no:156, 1/137, Ahmed ibn-i Hanbel, el-Müsned, no:14726, 5/113
reddulmuhtar.com
Bu haber 9793 defa okunmuştur.