Diyanet İşleri cami haftasını kadınlara ayırmış, büyük etkinlikle kadınları camiye çekmek için bilgilendirme çalışması yapacaklarmış. Ülke genelinde de bildiğiniz gibi bunu üzerinde durulan bir hutbe okundu. Meryem annemizden misaller verilerek kadınların mabetlere çekilmesinin gereğine vurgu yapıldı.
Daha önce de İstanbul Müftülüğü’nün kadınları camiye çekme projeleri vardı. Bu konuya da değinmiştik
KADIN GİREBİLİR AMA TEŞVİK ETMEK YANLIŞ!
Bildiğiniz gibi Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ailelerinin önemli günlerde (kadir gecesi gibi) mescitte olmasını istemiş böylelikle kadınların camilere girebileceği, namaz kılabileceği öğretmiştir. Bu gün bazıları bu örneklerden yola çıkarak kadınların camiye teşvik edilmesi hususunu savunurlar. Hâlbuki Peygamber Efendimiz böyle bir uygulama yapmakla birlikte kadınları hiçbir zaman camiye çağırmadığı gibi namazlarını evlerinde kılmaları için teşvik etmiştir. Şimdi bu konuda özellikle diyanetin ve bazı hocaların zikrettiği hadis-i şerifi ele alalım ve izahına bakalım.
KADINLARIN NAMAZA GELME HADİSİ VE İZAHI
Diyanetin hutbelerine ve aynı zihniyetteki hocaların sohbetlerine konu yaptığı hadiste Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadınların vakit namazına değil “bayram namazına” gelmeleri hususunda şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescidlerinden engellemeyin.”
Şimdi hadisin bu kısmına göre kadınlar bayram namazına gelmek isterler ise engellenmemeleri manası çıkıyor. Hocalar da hep bu kısmı alıyorlar. Evet, doğrudur. Ama hadisin devamı da vardır, şöyle devam etmektedir: “Evlerinden çıktıkları zaman ziynetsiz olarak, (yani koku sürünmeksizin ve tesettüre riayet ederek) çıksınlar.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/16, 36; Buhari, Cuma 13; Müslim, Salat 136; Ebu Davud, Salat 52, İbni Mace, Sünnet 2; İbn Huzeyme, Sahih II/90; Taberani, el-Mu’cem’ül-kebir, V/248)
Hadisi şerif kadınları bayrama katılmaları için teşvik etmiyor, gelmek isteyenlerin alıkoyulmaması isteniyor. Bu bir…
Diğer bir husus ise kadınlar koku sürünmeden ve tesettürlerine dikkat edecek şekilde bayrama iştirak etsinler buyruluyor. Bu gün kadınların bu şartı yerine getirmesi mümkün mü? Elbette hayır… Bu gün kadınların tesettür namına üzerine aldıkları şeyin tesettürle yakından uzaktan alakası olmadığı gibi, yaydıkları kokuların da ne derecede rahatsız edici olduğu sizce malumdur. İşte bu sebeple bu gün kadınların cemaate iştirakı daha vahim bir tablo oluşturur. Diyanetin, kadınları bu hususta bilinçlendirmeyip kuru kuruya camiye çağırması ise dikkat çekicidir.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zevcesi Aişe (Radıyallahu anhâ) şöyle demiştir:Eğer Resûlullah, kadınların (süslenme, giyinme ve koku sürünmeden yana) ihdas ettiklerini görseydi, İsrail oğullarının kadınlarının men edildiği gibi onları mescide çıkmaktan men ederdi.
(Senedde adı geçen) Yahya, Amrâ’ya; “İsrail oğullarının kadınları men edildiler mi idi?” dedim, O da “evet” cevabını verdi, demiştir.( Buhârî, ezan 163; Müslim, salât 144; Tirmizî, cum’a 35; Muvatta, kıble 15.
Sünen-i Ebu Davud)
Diyanet İşleri Başkanlığının kendi ilmihalinde kadınların Cuma kılma meselesinde bakın ne yazıyor:
“Bu meselede dikkate alınması gereken ikinci nokta, Hz. Peygamber’in uygulamasına ve on dört asırlık geleneğin durumuna bakılmasıdır. Hz. Peygamber’in, kadınları cuma namazı kılmakla yükümlü tutup tutmadığının bilinmesi, başlı başına bağlayıcı olmasının yanında, aynı zamanda, belirleyici bir karîne değerine de sahip olacaktır. İlk dönemlere ilişkin bütün literatür, kadınların zaman zaman cuma namazına katıldıklarını, fakat Hz. Peygamber’in kadınları cuma namazı kılmakla yükümlü tutmadığını çok açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in cuma namazının kadın, çocuk, hasta ve köle dışında, cemaat içerisinde bulunan her müslümana farz olduğunu bildiren bir sözü de bulunmaktadır (Ebû Dâvûd, I, 280; Hâkim, I, 425). Hz. Peygamber’in bu söz ve uygulaması, kadınların genel hitap içerisinde yer aldığı görüşünü öne sürenler tarafından hâricî bir karîne olarak değerlendirilmiş ve âyetin genel ifadesini daralttığı söylenmiştir.
Öte yandan, on dört asırlık süreç içerisinde, kadınların cuma namazı kılması gerektiğini söyleyen hiçbir âlim çıkmamıştır. Bu durum, kadınların cuma namazı kılmakla yükümlü olmadıkları konusunda bir icmâ gerçekleştiğini göstermektedir. Fakat bizim asıl söylemek istediğimiz böyle bir icmâın bulunması değil, belki ilâve olarak, hiçbir toplumda, hiçbir kültürde ve Sünnî veya gayr-i Sünnî hiçbir mezhepte farklı bir görüşün ortaya çıkmamış olmasıdır.”
MECBUR ETMEK YANLIŞTIR
İlmihalin konuyla alakalı son kısmında ise çok çarpıcı bir tesbit yapılıyor:
“Fakat cuma namazını kadınlara farz haline getirerek onları cuma namazı kılmaya mecbur etmek, hiçbir sebeple olmasa bile, asırlarca süregelen geleneği gereksiz yere ve haksız olarak hiçe saymak olduğu için yanlıştır ve asılsızdır.”
KADINLARIN EVDE KILMALARI TEŞVİK EDİLMİŞTİR
”Kadınlarınızı mescidlerden men etmeyiniz. Bununla birlikte evIeri(nde namaz) kendileri için daha hayırlıdır.” Müslim, salât 135, 138, 140; İbn Mâce, mukaddime 2; Ahmed b. Hanbel, II, 43, 90,140. Sünen-i Ebu Davud )
Abdullah (İbn Mes’ud)’dan Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kadının özel odasında kıldığı namaz (evin) salonunda kıldığı namazından, (eşyalarının gizlendiği) daha özel odada kıldığı namaz da Özel odasında kıldığı namazdan daha efdaldir.” Kütüb-i sitte içinde sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir. İbn Huzeyme, sahîh, III, 94-96.
CAMİDE KILACAKLARSA…
Evet, görüldüğü üzere Yahudiler gibi ibadethaneden uzaklaştırılmamış ama camiye de çağırılmayıp, evde ve evin en müstesna yerinde namaz kılmaları teşvik edilmiştir. Çünkü kadının bir mekânda olan varlığı erkeklerin dikkatini çeker. Hele koku, tesettür gibi şartlar da yerine gelmiyorsa ortalık toz duman olur. İbadet, ibadetten çıkar.
Kadınlar camiye gelecekse bile yerleri ayrı olmalıdır.
îbn Ömer’den; demiştir ki; Resûlullah (s.a.) “Şu kapıyı kadınlara bıraksak” buyurdu. Nafi dedi ki; “İbn Ömer ölünceye ka¬dar bu kapıdan bir daha girmedi.”
SAFLAR
Kadının en çok sevap alanı, erkeklere en uzak olan saftır:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Erkek saflarının en hayırlısı birinci saf, en az sevaplısı ise sonuncu saftır. Kadın saflarının en hayırlısı son saf olup en sevâbı az olan ise erkeklere en yakın olan saftır.”(Nesâî, İmame: 20) (Tirmîzî: Bu konuda Câbir, İbn Abbâs, İbn Ömer, Ebû Saîd, Übey, Âişe, Irbad b. Sariye ve Enes’den de birer hadis rivâyet edilmiştir.Tirmîzî: Ebû Hüreyre’nin bu hadisi hasen sahihtir.)
BUNLAR NEDEN ANLATILMAZ!
Diyanet, kadınları camiye çağırıyor ama bu hakikatleri gizliyor ve anlatmıyor. Hiçbir yerde bunları duyamazsınız. Çünkü ama başkadır. Çünkü dert başkadır…
Mesela deniliyor ki “kadın camideki ilimden bahçesinden istifade etsin” Size soruyoruz, camilerde ilim gören oldu mu? İmamın minbere çıkıp eline aldığı bir kağıttan belli bir seremoniyle okuduğu, cemaatin aynı anda uyuklamaya başladığı hutbeden başka nasıl bir ilim gördünüz camilerde?
“Manevi havasını solusun” deniliyor. Tesettür emri yerine gelmemiş, üzerine bir ton koku sürünmüş kadınlar toplanacaklar ve manevi bir ortam kuracaklar! Sonra ondan istifade edecekler. Zaten tesettürün yerine gelmemesi başlı başına maneviyatsızlıktır. Teravihlerde bile kadınlar evde giydikleri kıyafetlerde hiç önemsemeden camiye gelmektedirler. Yani bu bilinen bir gerçektir.
“Topluma karışsın” deniliyor… Kadının karışmadığı bir toplum kaldı mı? Kadın her yerde ve her şeyde var. Evinde durmuyor zaten, camiye gidince mi evden çıkmış olacak! O halde camiye namaza çağırmaktaki dert nedir?
Diyanet şunu yapabilir: Belli günlerde belli saatler tesbit ederek kadınlara sohbet, kadınların okuması, irşadı ve ilim tahsili için camiyi tahsis edebilir. Bu yapılabilir ancak ibadete çağırmak yanlıştır. Bakın gelmeleri yanlıştır demiyoruz “çağırmak” yanlıştır. Yukarıda geçtiği gibi kadının evinde yaptığı ibadet daha makbuldür.
ERKEKLER BİTTİ KADINLAR KALDI!
Daha önce de söyledik asıl mükellef olan erkekler camiye gelmiyor, Diyanet kadınları çekmek için uğraşıyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Ey Diyanet işin ne senin! Ev ev dolaş, erkekleri camiye çağır… Gençleri camiye topla… Bunun için ne kadar çalışma yapılsa azdır ve yetersiz kalacaktır. Ama bütün bütün gücünü bu meseleye versen değecektir. Asıl amaca hizmet etmiş olunacaktır. Ve lakin camilerin durumu belli. Cemaatsiz perişan bir vaziyette. Gidin bu hakikatleri imamlardan dinleyin.
Gel gör ki Diyanet düşmüş kadınların peşine…
Bir de bazı yerlerden kadınlar için ayrılan yerlerin, çekilen perdelerin kaldırıldığı ve kadınların erkeklere gözükerek namaz kıldığı haberleri geliyor. Bu ne demektir?
Plan ve projeler hızlandı demektir. Arkaya belediye bankları koyup camiyi kiliseye çevirmeye çalıştılar, şimdi de daha önce provokasyonunu yaptıkları gibi alıştıra alıştıra erkek-kadın karışık ibadet yapılmasının önünü açmaya çalışıyorlar. Tabi kadınlar olmayınca bunu yapmak da imkânsız… Diyanet de kadınları çağırmakla görevli işte… Asıl amaç ortaya çıkıyor…
Alıntı: ihvanlar
Bu haber 17353 defa okunmuştur.