Böyle bir durum yani kadınlar ile erkekler karışık şekilde birlikte saf olup namaz kılması ve hele hele kadınların başı açık namaz kılması dinen kesinlikle uygun değildir, caiz değildir. Fitne ve İslam’ı yozlaştırma girişimidir. Bu, bir ifsad hareketidir. Zihinleri bulandırmaktır. İslâm böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmez…
Yüce Dinimiz İslâm, ilahi bir kanundur. İnsanların dünya ve ahiretini temin etmek maksadıyla Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize bildirilmiş olan vahye dayanmaktadır. İman ve ibadet meseleleri Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bize nasıl öğretmişse, o şekilde yapılır. Dini konularda cahil diyebileceğimiz bir grubun bu uygulamalarının İslâm ile uzaktan yakından alakası yoktur ve batıldır.
Reformcular “bu konuda Kurân’da ayet yoktur, binaenaleyh kadın-erkek karışık olarak namaz kılınabilir” diyorlar. Bizim dinimizin hükümlerinin dört kaynağı vardır: Kitabullah, Peygamberin Sünneti, İcmâ-i ümmet ve kıyas-ı fukaha. Kadın-erkek karışık cemaat olamayacağı sahih sünnet ve 15 asırlık bir icma ile sabittir. Dinimizde reform ve değişiklik yapılamaz. İslâm dini, kulların uydurduğu beşerî bir din değildir ki, hükümleriyle oynanabilsin. Bu dinin esaslarını, hükümlerini Allah ve Resulü koymuştur. Allah yanılmaz. Resul, din konusunda kendi kafasından, kendi görüşüyle ve hevasıyla konuşmamıştır. Allah’ın vahyi ile konuşmuş, hareket etmiştir.
İbadetlerin yapılma şartları vardır. Bu şartlar, Kur’an-ı Kerim’de veya Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin mübarek hadis-i şeriflerinde beyan buyrulmuştur. İbadet, ALLAH ve Resûlünün emrettiği şeyi, emrettiği ve bildirdiği, öğrettiği şekilde, yerde ve zamanda yapmaktır. ALLAH Teâlâ:
‘Resûl size ne verdiyse onu alın, size ne yasak ettiyse ondan da sakının, vazgeçin, ALLAH’tan korkunuz. Çünkü hiç şüphe yok ki ALLAH’ın azabı şiddetlidir, çok çetindir.’1buyurmuştur. Malik b. Huveyrit (R.A.) den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
‘Beni nasıl namaz kılar görüyorsanız, siz de öyle namaz kılınız’2 buyurmuşlardır. Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerif gereğince, namazlarımızı Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin kıldığı şekilde kılmakla memuruz. Sahabe ve Tabiin de böyle uygulamıştır. Mutlak müçtehidler Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin namaz kılması ile ilgili kaynakları tedkik etmişler ve hükümlerini koymuşlardır. Kıyamet kopuncaya kadar da böyle kılınacaktır.
Kadın-erkek bütün müminler namaz kılmakla mükelleftir, namazlarını kılmak mecburiyetindedirler. Nasıl ki herhangi bir konuda o konunun alimi ve uzmanlarına sorup öğreniyorsak, dini konuları da alimlerimizden sorarak veya onların eserlerinden okuyarak öğreniriz. Asıl olan ibadetleri, tam yapmaktır. Hanımefendiler, prensip olarak beş vakit namazlarını evlerinde kılarlar. Şayet, cemaate katılmak isterlerse, dinimizde öğretildiği şekilde, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz zamanında nasıl uygulandıysa öylece yaparlar, ona riayet ederler.
Namaz, dini bir konudur. Bir ibadetten bahsediyoruz. Bunun nasıl yapılacağını ALLAH Teâlâ ve Resûlü yani din belirler. Birilerinin, ‘Biz yaptık oldu’ demesiyle olmaz. Haramla ibadet yapılamaz. Yani bir taraftan ALLAH, ‘Başınızı örtün’ buyururken diğer taraftan başını açarak ibadet olmaz. Erkek ve kadın bir arada namaz kılamaz.
İslami hükümlere göre, sadece namaz kılarken değil, ihtiyaç ve zaruret bulunmadıkça kadınların erkekler arasına karışmayıp, münasip ayrı bir yerde bulunmaları daha uygun olur. Bu itibarla ister cuma, ister bayram, ister cenaze, hangi namaz olursa olsun, kadınlar erkeklerle birlikte namaz kıldıkları takdirde, erkeklerden ayrı, uygun bir yerde namaza durmaları gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz, namaz saflarını önce erkekler, sonra erkek çocuklar en arkada da kadınlar olmak üzere düzenlemiş ve Ebu Hureyre (R.A.) den rivayete göre:
‘Erkeklerin en hayırlı, yani en çok sevap alacağı saf ilk saf, en az sevap kazanacakları saf son saftır. Kadınların en hayırlı, yani en çok sevap alacağı saf son saf, en az sevap kazanacakları saf ise ilk saftır’3 buyurmuştur. Sünnet olan safların böyle olmasıdır.
Kendilerine ayrılmış yerlerde ibadet etmeleri şartıyla kadınların camilere gelmeleri, namaz kılmaları serbesttir. Ancak saf düzenine, tabiri caizse protokole uymak şarttır.Yani cemaat, farklı şahıslardan ibaret olunca imamın arkasında evvelâ erkekler, sonra erkek çocuklar, daha sonra da kadınlar saf bağlarlar. Bu tertibe erkekler ile erkek çocukların riayetleri sünnettir, erkekler ile kadınların riâyetleri ise farzdır. Kadın-erkek karışık olarak kılınan namaz, sahih olmaz. Böyle bir şey kesinlikle caiz değildir.
Bu sebeple bir kadın veya büluğ çağına yaklaşmış olan bir kız çocuğu bir erkeğin önünde veya tam hizasında rüku ve secdeli aynı namazı cemaatle kılacak olsa, Hanefi fıkıh alimlerine göre erkeğin namazı bozulur. Diğer mezheplerin fıkıh alimlerine göre ise, sünnete aykırı davranmış olur. Buna ‘muhazat-ı nisa = kadınların erkekler ile bir hizada bulunması’ meselesi denir.4 Kısaca bu meseleyi açarsak:
Rüku ve secdeli namazlarda İmama uyan kadınlar, erkeklerin safı önünde bir saf teşkil etseler bütün bu erkeklerin namazları bozulur. Erkeklerin arasında üç kadın bulunsa bunların hem sağ ve hem sol yanlarındaki birer erkeğin, hem de arka taraflarındaki her saftan üç erkeğin namazları bozulur. Aradaki kadınlar iki olursa yanlarındaki birer erkek ile arka taraflarındaki yalnız iki erkeğin namazı bozulur. Daha arkadakilerin namazlarına bir şey olmaz. Aradaki kadın, bir tane olunca sağ ve sol tarafındaki birer erkek ile arka tarafındaki saftan bir erkeğin namazı bozulur, başkalarının namazları bozulmaz. Namazları bozulan erkekler, kadınlar ile diğer erkekler arasında birer engel mesabesinde bulunmuş olacaklarından artık bu bozulma başkalarının namazlarına tesir etmez. Bu durum, rükû ve secdesi bulunmayan cenaze namazında meydana gelirse, erkeklerin namazı fasit olmazsa da, sünnete yani Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin düzenlemesine aykırı hareket edildiği için mekruh olur.
Erkeklerin namazlarını böyle bozan, huzurlarını kaçıran kadınlar ise şüphe yok ki bundan dolayı günahkâr olmuş, Hak Teâlâ’nın azabına müstahak bulunmuş olacaklardır.5
Bu sebeple böyle namazın bozulmasına sebebiyet vermekten kaçınmalı, islâm terbiyesine riayet etmeli, yalnız yaşlı kadınlar, cemaate devam edecek olurlarsa mescitlerde, kendilerine tahsis edilecek yerlerden ileri geçmemelidirler. Yoksa bekledikleri sevap, kazanacakları günahı karşılayamaz.6
Camilerde kadın-erkek karışık olarak namaz kılınmaması: Dinimizin onları hor görmesinden, aşağılamasından değil; fitne-fesat çıkmaması, ibadete cinsel duyguların, süfli arzu ve iştihaların karışmaması içindir. Müslümanları fitneden, ahlâksızlıktan, şehvet azgınlıklarından korumak içindir. İbadetler, camiler ve namaz temiz kalmalıdır.
Bazı kimseler, Hac’da imama uyarak namaz kılıyorsunuz. Gittiğiniz yerde hemen bir yer bulup başlıyorsunuz namaz kılmaya. O zaman yanınızda erkek mi var, kadın mı var ona çok dikkat etmiyorsunuz, diyor.
Kadın-erkek bir arada ve başları açık olarak ibadet etmek (!) isteyen insanlara bunu nasıl anlatsak acaba? Zira dillerinden Hac ibadeti sırasında kadın ve erkeklerin birlikte namaz kılmaları bir türlü düşmüyor.’Orada oluyor da burada niye olmasın’ gibi bir hava içindeler!
Aslında bu Kadın-erkek bir arada namaz kılma meselesine nerede olursa olsun, Hacda da son derece dikkat etmek gerekir. Fakat üç milyon insanın bir arada olduğu yerde kadın ve erkeklere ayrı ayrı ibadet etme imkânı pratikte sağlanamıyor! Bu zaruret yüzünden namaz sırasında kadın-erkek birlikteliği ortaya çıkıyor. Bu şekilde kılınan namaz Hanefi mezhebine göre sahih değilse de, diğer üç mezhebe göre sünnete aykırı olmakla birlikte yine sahihtir. Hacı sayısı azalır azalmaz da kadın ve erkekler ayrı ayrı ibadet etmeye başlıyorlar.
Kadınların kendilerine mahsus halleri vardır. Kadının vücudu özel, nikâh düşen erkeklere namahrem yani bakılması haramdır. Kadın; biyolojik, sosyolojik, psikolojik pek çok nedenden ötürü erkeklerin önünde, arasında namaz kılamaz. Bu o kadar önemli bir husustur ki; bir kadın değil namahrem yani nikah düşen erkeklerin, kendisine mahrem olanların, mesela oğlunun, babasının, erkek kardeşinin veya kocasının önünde hatta yanında bile yan yana, omuz omuza cemaatle namaz kılamazlar. O namazda bulunan erkeğin namazı bozulur.
Cemaatle namaz kıldıkları zaman erkeklerin arkalarında namaz kılmalıdırlar. Bu, diğer dinlerde meselâ Yahudilikte de böyledir. Ortodoks Museviler de sinagoglarda erkekler ayrı, kadınlar ayrı yerde oldukları halde ibadet ederler.
Bu bir tabiat, yaratılış gereğidir. Tabiata aykırı olduğu için, kadınların erkeklerin önünde, arasında namaz kılmasını din sakıncalı görür. Çünkü bu durumda ibadete odaklanma zorlaşır, neticede ibadetin huzuru da kalmaz. Hâlbuki ibadette huzur ve huşu esastır. Bir erkeğin önünde veya yanında kadın namaz kılarken, erkeğin namaza konsantrasyonu olmaz. Kadın, erkeği etkiler. Bu iş tabiat meselesidir. Din, tabiatı çiğnemez, insanın tabiatına göre hareket eder. Aslında kadının ve erkeğin birbirlerinden ayrı mekânlarda, ayrı saflarda namaz kılmaları özgürlüktür, esenliktir, bağımsızlıktır.
dipnot
(1) Haşr Suresi: 7
(2) Buhari: Ezan:18, No:605,1/226, Darakutni; Salat; No;10; 1/346, İbn-i Hibban; Salat; No;2131; 5/503, İbn-i Hüzeyme; Salat;48; Zh;397; 1/206
(3) Müslim; Salat: 132; Ebû Davud; Salat: 98, Tirmizi; Salat: 166, Nesaî; İmamet: 32, İbn-i Mace; İkame: 52, A.b. Hanbel; No: 10611; 3/3, İbn-i Hibban; Birr ve’l-İhsan: 3; No: 402; 2/127
(4) ez-Zuhayli, a.g.e. 2/241
(5) Bu muhazat-ı nisa meselesine nerede olursa olsun mutlaka son derece dikkat etmek gerekir. Maalesef Ka’be’de kadınlar-erkekler bu hususa hiç dikkat etmiyorlar. Bu mesele kendilerine hatırlatıldığında “Burası Beytullah” diyorlar. Böyle şey olamaz, çok yanlıştır.
(6) Ömer Nasûhi Bilmen, a.g.e. 3. kitap, Namaz, madde: 187
Bu haber 1752 defa okunmuştur.